Tisam Ailesi olarak bizler, tüm insanlığa ışık tutacak bilge kimselerin yetişmesi için rahle önlerine oturmuş bulunmaktayız. Bu rahle-i tedris, yüce ecdat Osmanlının kültürü olan klasik medrese tedrisidir. Malatya’mızın merkezinde Arapça ve Hafızlık üzerine klasik medrese usulünü hayata geçirmiş bulunmaktayız.

Yüce Yaratan biz kullarına her daim iyilik üzere olmamızı emretmektedir. Bu emrin gereği olarak, nefsine ve şeytana teslim olmuş kimselerin sebep olduğu savaş, sömürü, gasp vs. gibi kötü emellerinin doğurmuş olduğu açlık, sefalet, modern kölelik, maddi-manevi yoksullukla mücadele etmek lazımdır.

Biz inanan kullar kurban kesmekle, Rabbimizin emrine amade, muhtaç kardeşlerimize umut olduğumuzu izhar etmekteyiz. Aksi takdirde ne kanlarımız ne de etlerimiz Allah Teâlâ’ya ulaşır. Kurbanlığımızı boğazlayarak Hakk’a kulluğumuz, muhtaca umudumuz ulaşır…

Hiç şüphesiz suyun hayatımızda çok büyük bir önemi vardır. Bedenimizin, hayvanlarımızın ve ekinlerimizin ve daha da önemlisi imandan sonra en büyük ibadet olan namaz gibi birçok ibadetlerimizin temelini su oluşturmaktadır.

Kültür: Bir milletin dini, ahlaki, akli, lisani, iktisadi ve fenni hayatlarının ahenkli bütünüdür. Kültür, bir milletin asırlar boyunca oluşturduğu yaşam tarzlarının kodlarını içine alan hafıza gibidir.

Allah Teâlâ’ya imanın en bariz göstergesi ve imandan sonra en büyük ibadet olan namazın karargâhı mescitler… Yine Allah Teâlâ’nın dinin yeryüzünde yaşandığının yegâne nişaneleri mescitler… Müminlerin tek teselligâhı mescitler…

Kuşkusuz insanlığın ayın olabilmesinin temel kaynağı ilimdir. İlim için ise kitap kaçınılmazdır. Bundan ötürüdür ki başta Malatya’mızda kurmuş olduğumuz İslami İlimler Araştırma Merkezi’nde olmak üzere medrese açtığımız her yerde kütüphaneler oluşturmaktayız.

Milletleri millet yapan tarihleri ve kullandıkları lisanı, dili ve alfabesidir. Dünü bugünü yarını anlatabileceği iletişim aracıdır. Dilini kaybeden milletler; eğitimden kültürden sanattan kısacası, hafızasını ve milli kimliğini kaybetmiştir. Dilini kaybeden bir millet, millet olma şerefini kaybetmekle yüz yüze gelir. Lisan ve yazısını kaybeden bir millet, hafızasını kaybetmiş demektir.

Bizleri ve de bütün varlıkları yaratan Yüce Yaratıcı, yaratılış gayelerimizden saymıştır canlıyı sevmeyi ve korumayı… Bu canlının başında eşref-i mahlûk insan geliyor elbette. Fakat insanlığın istifadesine sunulmuş bu koca kâinata karşı sorumluluklarımız var tabii ki…